1 Mayıs 2012 Salı

Beynimizin Sı(nı)rları Bölüm 1- Genel.

     Çok mu kelime oyunu yaptım acaba şu başlıkta? Yok yok böyle iyi. Bu seferki deneme tadında makalemde size çok kafa karıştırıcı şeylerden bahsedeceğim, ona göre hazırlıklı olun. Hele iş beyin konusuysa ucu bucağı yok. Yazmakla bitmez. Yinede yazalım bakalım özetleyebildiğimiz kadar. Şu an pipomu içtim, her an yazabilir durumdayım. İlham veriyor bu pipo bana ya. Piponun yeri ayrı, değişik bir havaya sokuyor insanı. Hatırlat, bir arada pipoyla ilgili yazayım dost.

    Şu beyin konusunda ne araştırmalar yaptım, ne deneyler yaptım, göreceksiniz ki öyle öğrenmeyle, araştırmayla bitirilecek konu değil. Bakınız İsviçreli bilim insanları hala araştırıyor. Bu İsviçreli bilim adamları da çok moda oldu he.

     Ey insan, şu kafatasının içinde taşıdığın organ nelere kadir bir bilsen. Ben sana biraz anlatayım, zaten sonuna kadar okursan bizzat kendi merakından ötürü sen araştırmaya devam edeceksin. Ben sana daha önce israftan hiç haz etmediğimi söylemiştim değil mi? O tabağında yemek bırakan, üstüne birde o yemeği çöpe döken insanlar yok mu, deli oluyorum. Hele bir aç kal 3 gün, o zaman hayatın boyunca bir lokma yemeği ziyan etmezsin ya, neyse işte. Beynimizi de aynen böyle israf ediyoruz sevgili insan. Neler yapabileceğini bilmeden taşıyoruz kafamızda onu. Hadi biraz anlatmaya başlayayım, çok gevezelik ettik.

   Beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz biliyor musunuz? %2 değil, %10 değil, tam olarak %100'ünü kullanıyoruz. Ee matematikten zayıf aldık, nerede kullanıyoruz hani o beyni? Kullanamıyorsun ya, işte sıkıntı burada başlıyor. Sana önce beynimizi tam verimle kullanırsak neler olacağını söyleyeyim ama sen hiçbirine inanma, kendin araştır, kendi gerçeklerine inan.
   
    Evet, kafamızdaki bu mucize organı kullanarak yapabileceklerimizi yüzeysel bir şekilde kategorize edeceğim.
1-Telekinezi:
Bu teknik geliştirildiğinde nesneleri temas etmeden, sadece yoğunlaşmış enerji ile hareket ettirebiliriz. 

2- Telepati:
Bu teknik geliştirildiğinde aşamalı olarak; başka insanların düşüncelerini okuyabiliriz, onlara kendi düşüncelerimizi aktarabiliriz, son aşama olarak da başka insanların düşüncelerine hükmedebiliriz.

3-Chronokinezi:
Bu tekniği insanlar zamanı hızlandırma, yavaşlatma gibi hurafelere sokmalarına rağmen öyle değildir. Beynimizin çalışma hızını kontrol ederek zamanın akışını kendimize göre bükebiliriz. Yani beynimizi olması gerekenden daha hızlı çalıştırarak algı hızımızı arttırabiliriz ve böylece bütün dünya bize yavaş gibi görünür. Reflektif haraketlerin en üst noktasıdır. Üzerimize doğru gelen bir futbol topunu yavaş geliyorcasına görür, o anı muhakeme eder ve o toptan kaçarız. Bedenimize zaman tanımış oluruz. Burada farklı durumlar vardır. Mesela çok eğlendiğimiz bir şeyi yaparken zaman çok hızlı geçer ancak can sıkıcı bir şekilde boş oturup düşünürken zaman geçmek bilmez. İşte bu olguyu kendi isteğinize göre ayarlayabildiğinizi düşünün.

4-Beden Kontrolü:
Vücudumuzun otonom çalışan sinir ve kas sistemlerine hükmedebilir ve onları otonom olmaktan geçici olarak çıkartabiliriz. İstediğimiz zaman ateşimizi 40 dereceye çıkartabilir, sadece telkinlerle kaslarımızı güçlendirebilir, sadece düşüncelerimizle sindirim sistemimizi hızlandırabiliriz. En ileri boyutta vücudumuzu modifikasyonlara uğratabiliriz. Orada bir kaç arkadaşı duyar gibi oldum, kasları güçlendirme olayına takıldılar. Evet mümkün. Bunu anlayabilmeniz için kas nasıl gelişir bilmeniz gerekir. Siz ağırlık ile hep sağ kolunuzu çalıştırırsanız sadece sağ kolunuz değil, beraberinde sol kolunuz da gelişir. Siz ağırlığı kaldırdığınız için o kas gelişmez. Aslında arka planda beyne gönderilen mesajlar vardır. Ağırlığı uzun süre çalıştığınızda kaslar beyne mesaj gönderir ve beyin onu şöyle yorumlar: "bu kas grubu daha zor şartlarda çalışmaya başladı, ona uygun bir modifikasyon yapılmalı." Böylece geri mesaj gönderme işlemi yapılır ve iki kol da beyin tarafından güçlendirilmeye başlar. Eğer siz bu mesajı telkinlerle beyninize göndermeyi başarabilirseniz, hiç ağırlık kaldırmadan beyninizin geri mesaj göndermesini ve o kasları güçlendirmesini sağlayabilirsiniz. Hemen eleştirme, deney yap, araştır, sonra eleştir. Modifikasyon meselesine gelince, beyninize doğru komutları vererek gözlerinizi daha güçlü görmeye zorlayabilir, hatta karanlıkta daha fazla görmeyi başarabilirsiniz. Tüm bunlar beyninizin elinde olan şeylerdir ve siz beyninize hükmedebilirseniz bütün vücudunuza edersiniz.

5-Beden Terk etme:
Enerjinin en seyrek hallerinden biri de ruhtur. Daha önceki konuda farklı enerji biçimlerinden kısaca bahsetmiştim. Eğer siz beyninize iyi bir şekilde hükmederseniz vücudunuzun hayatta kalmasını sağlayan o enerjinin küçük bir kısmını vücudunuzdan geçici olarak çıkartabilirsiniz. Bu normalde de olur zaten ama kontrol dışı!     

    İşte siz bu enerjinin bir kısmını vücudunuzdan çıkartmayı başarabilirseniz çok ilginç deneyimler yaşayabilirsiniz, telekinezi de bu mantığa dayanır. Astral seyahat de benzer mantıkla çalışır ancak çok derin konu, bundan şimdi bahsetmeyeceğim. Genelde insanlar bunu yanlış bilir zaten...

6-EBIA (Evrensel bilinçaltı iletişim ağı)
Bu dünyada benim bildiğim her şeyi aslında herkes biliyor. Bütün bilgiler, bütün anılar, duygular anlık olarak paylaşılır. Ortak bir bilinçaltı söz konusudur. EBIA benim en sıra dışı çalışmalarımdan birisidir. 
 Bir odada oturan 5 insan düşünün. Bu 5 insan, sizin gözlerinizle göremeyeceğiniz enerji bağları ile birbirlerine bağlanır ve iletişim haline geçer, siz fark etmeden. Hiç biriyle muhabbet ederken aynı şeyi düşündüğünüz, aynı anda aynı şeyi söylemeye çalıştığınız olmadı mı? Sağlam bir araştırmayı size örnek göstereyim bir de. Olay şöyle:

//İki farklı ada vardır ve iki farklı adada yaşayan aynı tür maymunlar vardır. Ancak arada deniz olduğu için bu hayvan grupları asla iletişim halinde olamaz, birbirlerini görmezler bile. Bilim insanlar, bunlar İsviçreli değiller, hayret, adalardan birinden bir maymun seçerler ve ona pense benzeri bir alet ile ceviz kırmayı öğretirler. Zorda olsa öğretilmiştir, bu maymunlar böyle bir aleti kendi başlarına kullanmayı öğrenememişlerdir yapılan deneylerde. Zaman içinde bu maymun bu yeteneği kullanır ve diğer maymunlara da gösterir. Bir süre sonra o adada ki bütün maymunlar adaya bırakılan bu araç gereçlerle cevizleri kırmayı öğrenirler ve bunu kullanırlar. Buraya kadar her şey normal, hayvanlar da iletişim kurabilir. İşin garip tarafı aradan geçen süre içinde diğer adadaki maymunlar da ne olduğunu hiç bilmedikleri bu araçlarla ceviz kırmayı öğrenirler. Kimse öğretmemesine rağmen.//

     Buradan çıkarılan şey, bu canlıların da dünya üzerinde ki bütün canlılar gibi gözle görünmeyen bağlar ile bağlı olduğudur. Siz hiç mi bir annenin başka bir şehirde yaralanan oğlunun acısını hissedip içinin daraldığını, yüreğinin sızladığını görmediniz? Bu olay aşağı yukarı böyle. Peki beden terk etme ile bunun alakası ne? Başka bir yazıda size bioenerjiyi ve çakraları da anlatacağım ama burada bilmeniz gereken vücudumuzda dolaşan bu enerji. İşe biraz daha bilimsel bakarsak, insanlar arasında kurulan bu enerji bağları, ileri teknoloji aygıtlar ile görüntülenebilmiştir. Bana inanmayın, gidin kendiniz araştırın, internet elinizde. 
Başka bir yazıda sayfalarca yazacağım bununla ilgili.

Bu örnekler çoğaltılabilir, beynimizle yapabileceklerimizin sınırı gerçekten büyük. Yeter ki araştıralım.

    "Madem öyle, neden bu güçleri kullanamıyoruz? Ya da neden hiç kullanan insan görmüyoruz?" diyor oradan birisi. Cevap basit, bir defa bunları kullanabilen bir insan bunu gösteriş için kullanmayacak bilince ulaşmıştır halihazırda. Bu güçleri kullanamamamızın sebebi de "blokaj" adını verdiğim beyin sınırlayıcı sistemdir. Bundan birazdan bahsedeceğim. Ondan önce beynimizin çalışma sistemi ve şu çok tartışmalı beynimiz kullanma yüzdemizden bahsedeceğim.
     
   Şimdi elimizde bir sudoku bulmacası olduğunu düşünelim. Bu sudokuya bir kaç saniye bakın ve bırakın. Beynimiz şu anda onun tamamın çözdü! Garip değil mi, onu biz çözmeye çalışsak belki de 15 dk sürecekti. İşte bu yüzden beynimizin %10'u  %2'si gibi bir muhabbet var ortada. İşin içinde "bilinçüstü" faktörü var. "Yahu bilinçaltını anladık da bu bilinçüstü nedir Barbaros kardeş?" dedi oradan birisi. Açıklayayım hemen. Bilinçaltı hayatımızın her anını, her şeyi kaydeden bir sistemdir. Sınırsız bir harddisk gibidir. Hipnoz sırasında ilk okula başladığınız günkü öğretmenizin gömleğinin desenlerini anlatmaya başlarsınız. Öyledir işte bilinçaltı. Bunu biz kullanamayız normal şartlarda ve biz şu anda anormal şartları konuşuyoruz. Bilinçüstü adını verdiğim bu kavram beynimizin zeki kısmıdır. Muazzam bir güçtür ve bizim kullanamadığımız bir alandır aynı şekilde. Birde bizim kullandığımız kısmı vardır ki bu da beynimizin aptal kısmıdır. Yaşamamız için yeterli olan işlemleri gerçekleştirir. Beynimizin böyle 3 bölümden oluştuğunu düşünün. Siz ne kadar zekanızı geliştirirseniz, beyninizin aptal kısmı diğer süper iki kısmından o kadar yer çalar ve gücü artar. Aptal kısım ne kadar zekileşirse bilinçaltına o kadar çok erişir ve dilediğiniz zaman bilinçaltından veri çekebilecek duruma gelebilirsiniz. Daha da zor olanı ise bilinçüstüne ulaşmak ve burayı kullanmak. Beynimizn aptal kısmı bilinçtir ve bu iki kısmın arasındadır. Alttan ve üstten sınırları büyütmek bizim amacımız. Konuyu buraya çok sarkıtmadan devam ediyorum çünkü bilinçaltı ve bilinçüstü  konusunun altını çizdim  ve sonra detaylı olarak yazacağım. 

    Şu blokaj meselesine dönelim tekrar. Blokajın amacını az çok fark etmiş olmalısınız, sizin bilincinizi bilinçaltından ve bilinçüstünden ayırır ve bu erişimi engeller. Eğer biz belli bir zeka seviyesine ve belli bir ahlaki düzeye ulaşmadan bu alanlara erişebilseydik insanlık yok olurdu. Bazı özel durumlar var, bu ahlaki seviyeye ulaşmadan bilinçüstüne ulaşan insanlarla ilgili, toplu cinayet vakaları söz konusudur burada. Korkunç. Peki bu çok önemli görevi olan blokaj nasıl çalışır? Bu beynimize kurulmuş bir güvenlik duvarı yazılımı gibidir. Bunu yöneten ayrı bir sinir ağı vardır beyinde ve siz beyninize hükmettiğinizde bu blokaj sistemine de erişebilir ve onu geçici olarak etkisiz kılabilirsiniz. Bu durumda halihazırda var olan psişik güçlerinizi kullanmaya başlayabilirsiniz. Bu blokajı kontrol etmede çok çalışmanın, zeka ve ahlak seviyesini yükseltmenin ve ibadet etmenin önemi muazzamdır. İstisnai durumlar da vardır. Bazı hastalık sayılan anomaliler ve yapısal bozulmalar bunu sağlayabilir. Burada mevzu bahis "epilepsi" dir ve altını çizdiğime göre bundan da daha sonra uzun uzun bahsedeceğimi anlamışsınızdır. 

     Kısaca bahsetmek istediğim bir konu ise peygamberlerin üstün yaratılışı. Yaratılışları itibari ile üstün insanlardır ve normal bir insanın ulaşamayacağı bir beyin gücüne sahiptirler ve bir peygamberi bir insandan ayıran temel şeydir bu. Hz. Musa'nın denizi ikiye ayırmasını bir düşünün. İnsanlar buna Allah'ın hikmeti deyip geçerler ancak burada Allah'ın hikmeti o peygamberi yaratırken verdiği üstünlüktür. Ne muazzam güçlere sahip olduklarını ve bunları sadece mecbur kaldıklarında kullandıklarını bilirsiniz. Bilmiyorsanız da okuyun, öğrenin. Dahası mucizelere vesile olan Allah dostlarını da bilirsiniz az çok. Peygamber olmasalar bile belli bir ahlak ve zeka seviyesine ulaşmaları onları sıradan insanlar olmaktan çıkartmıştır. İlerleyen "Beynimizin Sı(nı)rları" bölümlerinde de ufak tefek bahsedeceğim. 

     Bu bölümü genel bir bilgilendirme mahiyetinde yazdım yüzeysel olarak ileride bahsedeceklerimi yazdım. Uzun ve kafa karıştırıcı bir konu oldu. Umarım sizi biraz düşünmeye sevk etmiştir. Söylediklerimin hiç birine inanmayın, araştırın, deney yapın ve kendi gerçeklerinize inanın. Çok geç oldu, uykum da geldi.

                                                                                                                Hadi kalın sağlıcakla.