18 Eylül 2013 Çarşamba

Ön Yargı Hastalığının İlacı; Empati!

//Bu makaleye 2 ay önce başlamıştım. Hep içimde kalmıştı yarım bırakmam. Sanırım bitirdim bugün.//     

Hastalık mı? Evet hastalık. Üstelik bulaşıcı da. Tehlikeli? Evet... İki bireyin birbirlerine ön yargıyla yaklaşıp problem yaşamalarından bahsetmiyorum bile, insanoğlunun binlerce yıldır bu yüzden sayısız savaşlar yapmasından bahsediyorum. Ön yargı...

      Bu konuyla ilgili arkadaş grupları oturup tartışmaya başladığında bakınız oradaki her birey sütten çıkmış ak kaşık misali, hayatında ön yargıda bulunmamış, bunu sosyal medyada sürekli olarak karikatürlerle destekleyen insanlardır. Halbuki farkında olmadan ne dünyaları yıkmıştır ön yargılarıyla. Böyle yazıyorum sen de okuyorsun ama bu yazdıklarım da tamamen ön yargıydı. Örnek olarak verdim bunu, hemen gevşemeyelim.

       Nedir bu ön yargı?
"Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı." diyor sözlük.


      Küçük bir hikayecikle, belki bir kısmınızın anımsayacağı bir hikayeyle konuma devam etmek istiyorum. Çok acıklıdır ona göre...

      Aman ne hikayesi be, yaz google'a adım başı bir hikaye bulursun. Cümle kalabalığı yapmayalım.
Evet ön yargıdan bahsediyorduk. Bu konuda hepinizin bildiği, hepinizin söyleyebileceği şeyler var, boşverin nasihatı. Ben sizden sadece empati yapmanızı rica edeceğim. Empati genel olarak çoğunuzun bildiği gibi karşı tarafı anlamaya çalışmaktır. Bu sizin yorumunuz. Benim yorumum ise empati, karşı tarafın duygularını okumaktır. Daha önce telepati, düşünce okumadan bahsetmiştik. Doğru, bu da duygu okuma. Mümkün mü? Benim blogumda mümkün. Diğer yazılarımı okuduysanız böyle asılsız bilgilere alışkınsınız demektir. Ne uzattım be sakız oldu.

      Empatiyi mümkün kılan faktörlerden biraz bahsedeyim. Öncelikle bunun için karşı tarafla yüz yüze olmak zorundasın. Eğer uzaktan empati kurmaya çalışıyorsan bu sadece karşıyı anlamaya çalışmaktır. Daha önce ortak enerji alanlarından bahsetmiştik. Bir insanla karşı karşıya bulunduğunuzda maddi olarak algılayamadığımız bir bağ kurarız. Maymun deneyini hatırlayın. İşte bu enerji alanında bulunduğunuzda karşıdakinin dünyasına girmeniz artık mümkündür. Konuyu çok saptırmadan empatiye odaklıyorum.

     Karşınızdakinin gözlerine bakın ve zihninizi boşaltın. Zor, ama yapın. Zihin boşaltmak büyük keşişlerin, dervişlerin onun bunun uzun yıllar üzerinde uğraştığı bir olaydır. İşte başarılı bir Empati yapmanın zorluğu da budur. Empati için zihni boşaltmak, karşıdakinin size o ana kadar söylediği herşeyi bir anlığına unutmak, onu ilk defa görüyormuş gibi hissetmektir. Karşınızdaki ile kavga etmeye bir kaç saniye ara verin ve bunu yapın. Uzun zaman süren deneme yanılmalarla artık karşınızdakinin duygularının sanki sizin duygularınızmış gibi içinizde yer edindiğini farkedeceksiniz. İşte bu, karşıdakini anlamaya çalışmak değil, karşıdakini anlamaktır.

     Teknik itibari ile telepatiden çok daha kolaydır, sadece sakinlik ve dingin bir ruh gerektirir. Karşıdakini susup dinleyebilmeyi gerektirir. Karşıdakinin yerine kendini koyabilmek değil aslında hep bilinenin aksine, karşıdakinin duygularını okumaktır. Bu şekilde mümkün olacaktır karşıdakini düşünmediği, yapmadığı veya hissetmediği şeylerden ötürü yargılamamak.

     Başka bir makalede ön yargı konusunu işlemeden sadece empati teknikleri üzerine yazacağım. Pek espri yapmadım, saptırmadım ama yine de çok uzadı vesselam.

     Fikri ve zikri birbirini tutmayan dervişten saygılarla.