28 Nisan 2012 Cumartesi

Yazmazsam Ayıp Olur. Barbaros Kimdir?

    Her fırsatta insanları toplar, gururla ve aşkla anlatırım. Al işte bana bir fırsat daha. Hadi muhabbet edelim. "YAŞAMA HAKKIN MÜCADELEN KADARDIR!"
Hep diyorum:"tarihinizi bilin, okuyun, öğrenin, ders çıkartın.". Nice büyük adamlar gelmiş geçmiş, nice atalarımız varmış dünyayı sallayan, bunlarda ne kadarını biliyoruz? Hemen cevaplıyorum, acayip hızlı cevap veririm. Biz sadece medyada bangır bangır reklam edilenleri biliyoruz. Tarihte ne adamlar yaşamış var ya, öfff. Anlatsam roman olmaz ama sağlam bir biyografi çıkar. Bakın ben size şimdi öyle bir tanesini anlatacağım ki, biz bunu neden daha önce öğrenmedik diyeceksiniz, yine cevabı patlatıyorum; çünkü orta okulda tarih kitabında sadece kısa bir paragrafta adı geçiyordu. Gururla söylüyorum, kendisi benim büyük büyük atalarımdandır. BARBAROS ORUÇ REİS!
    "Bir dakika ya, o Barbaros Hayrettin Paşa değil miydi? Hani şu Osmanlı Kaptan-ı Derya'sı olan." dedi oradan birisi, duydum, yalan mı söylüyorum işte, dedi. Cevap geliyor, Hayrettin Oruç Reis'in en küçük kardeşidir ve ağabeyi 48 yaşında hayatını kaybettiği zaman ağabeyine saygı ve onun şerefini yaşatma amacı ile "Barbaros" lakabını üzerine alıyor. Barbaros barba rossa kelimesinden türer ve kızıl sakal anlamına gelir. Bu lakabı Oruç Reis'e Avrupalılar takmıştır. Oruç Reis kızıl sakallı bir korsandır, tayfası ona Oruç Baba derdi. Dert babasıydı kendisi. Neyse, Hayrettin Barbaros lakabını aldıktan sonra sakallarına kına yapmıştır. Öyle sevmiş, saymıştır ağabeyini. Zaten ağabeyi öldükten sonra bir süre bocalamış ama daha sonra aynı kanı taşıdığı ağabeyinin adını devam ettirerek dünyanın en büyük amirali olmuştur.
     Hayrettin amcamdan çok bahsetmek istemiyorum, hakkında sayısız kaynak var. Hakkında çok az kaynak olan kişi Oruç Reis'tir. Onu insanlar yaşamış en büyük denizci, en büyük korsan olarak nitelendirmişlerdir.
Korsanlar Kralı Oruç D. Reis. Son yazdığım korsanlar kralı şeysini anlamadıysanız çok takılmayın. Korsanlar bilir onu. Devam ediyorum, Akdeniz'in ilk Türk korsanıdır kendisi, cesareti ve gücüyle dudak uçuklatmış zamanında. Barbaros adını duyupta titremeyen Avrupalı denizci yoktu. Şimdi size elinizin zaten altında bulunan Wikipedia bilgilerini vermeyeceğim burada, girin Wikipedia'da Oruç Reis'in hayatı var. Neyse Oruç Reis korsan diyoruz ama bu adam öyle zalim, aç gözlü korsanlardan değildi. Zalimden alır, mazluma verirdi. Afrika'da köleleştirilen halkların kurtarıcısıydı. Öyle zeki, öyle iyi kalpli, öyle de cesurmuş ki, erdemlerinden ötürümüdür bilinmez insanlar Oruç Reis'e baba der, o ve kardeşleri içinde "Peygamber torunu" derlermiş.
    O çok severek izlediğimiz "Karayip Korsanları"ndaki gemi çalma taktikleri bile Oruç Reis'ten ilham alınarak yapılmıştır(bkz. çektiri ile baştarda ele geçirmek.). O çok sevdiğimiz, Piri Reis'imiz herkes tarafından bilinir. Yaptığı harita hala çözülememiştir. "Nasıl olur Allah'ım?" dedi birisi. Yaptığı harita günümüz uydularının çektiği ile %98 örtüşüyor, kalan %2 lik hata payı da denizin kıyıları aşındırmasından... Çizdiği haritada kutuplardaki buzulları ve o buzulların altındaki karayı çizmiştir. "Kutuplardaki buzulların altında kara mı varmış?" şaşırdın biliyorum, bilim adamları bunu yüz yıllar sonra keşfettiler ve onlarda şaşırdılar, yalnız değilsin. Piri Reis bunu o zamanlar çizmiş, koymuş bir kenara, kendisi ileri seviye bir psişiktir, böyle güçlü bir psişik için kolay şeyler bunlar. Dostum tamam bir sakin ol, psişik mevzusunu da başka makalede yazacağım, bir günde mi yazayım hepsini? Neyse bizim Piri Reis'te Oruç Reis tayfasından gelir, bilin bunu. Kökü oradadır, daha sonra Hayrettin Paşa'nın Kaptan-ı Derya'lığından sonra parlak bir denizcilik hayatı sürmüştür.
      Siz Oruç Reis'i yine de okuyun ama ben nasıl öldüğü konusunu da şöyle bir anlatıp kapatayım. Oruç Baba Cezayir'de bir ülke kurmuş ve bu ülke korsanların anavatanı olmuş zaman içinde. Aynı zamanda kurduğu bu ülke dünyanın en zengin, en güçlü, en ihtişamlı ülkesiymiş, yollar falan tamamen mermerdenmiş hani. İşte yıllar içinde bu ülkeye Portekiz ve İspanya(o dönem İspanya dünyanın en güçlü devleti sayılırdı.) kayıplarını telafi etmek ve şanlı günlerini kurtarmak için sayısız saldırıda bulunmuş buraya. Belirtmek istiyorum, Akdeniz'de bu güçlü devletlerin havasını söndüren Barbaros tayfası olmuştur ve güçlerini Osmanlı ile birleştirdiklerinde Osmanlı'nın imparatorluğa giden yolunu açmışlardır. Daha sonra Hayrettin Paşa'nın kurduğu donanma ile de gelsin Kanuni, gelsin muhteşem yüzyıl, oraları siz biliyorsunuz zaten. Güçlü donanma=Güçlü ülke. Hayrettin Paşa Kanuni'nin en büyük danışmanıydı antrparantez (Ben bunu antiparantez diye biliyordum, doğrusu buymuş, dünya çok garip) ediyorum bunuda. İşin aslına dönelim, Oruç Reis böyle büyük işler yaptığı dönemde yine İspanya'ya kök söktürmüş ve ellerinde ki çok önemli yerlerden biri olan Cezayir'in doğusundaki Tlemsan'ı gele geçirmiş. Tabi İspanya boş durur mu? 7 yıl boyunca kafa kafaya çekişiyorlar, ancak dünyanın en güçlü ülkesiymiş, fark etmez Barbaros'a. Ancak 7 yıl sonunda halkın içine sızmış İspanya, içerden bir ihanetdir ki başlamış, kopmuş gitmiş. Günümüzde de öyle değil mi, kaba kuvvetle yenemedikleri zaman hemen içerden kışkırtmalar başlar. Bakın medyayla bizim halkımıza neler yaptılar. Bir tane hayırlı program yok şu televizyonumuzda. Neyse gerildim şimdi, konu bunlar değil. 7 yıl sonunda yerli halkın ihaneti üzerine Oruç Reis koruyup kolladığı bu topraklardan çekilmek, İspanya zulmüne bırakmak zorunda kalmıştır. FAKAT! Çekilirken de savaşa savaşa çekilmiş, yok öyle korkaklık! Tayfası ile beraber İspanya kuşatmasını yarıyor ve dışarı çıkıyor, artık kurtulmuştur, leventleri ile beraber sağ salim dönebilir. O da ne? Bir de ne görsün geride 15-20 tane levendi kalmış, kaptanları ve arkadaşları sağ salim kaçabilsin diye yiğitçe sayıca çok üstün olan düşmana karşı duruyorlar(Leventler çok babayiğitlerdir, bir levent 10 adama denk gelir.). O dememiş miydi "Yaşama hakkın mücadelen kadardır!" diye? Oruç Baba hemen tek eliyle kılıcını çeker(sol kolunu savaşta  mertçe kaybetmiştir, size demedim mi internetten okuyun hayatını diye.) ve kalabalık düşmanın arasına dalar ve kaçmakta olan leventlerinin kaçmaya devam etmelerini emreder, o 15 kişi de olsa yoldaşlarını geride bırakmayacaktır. Prensiplerine ters düşerek yaşamaktansa yiğitçe öl ki adın yaşasın! (Gerçi kim biliyor şu günlerde seni Oruç Dede...). Daha önce de demiştim, Oruç Reis çok güçlüdür diye, 15 levendi ile birlikte orada kıyım yapmışlar ancak güçten kesildikleri zaman boyunlarına dayanan mızraklara karşı koyamamışlar ve orada şehit edilmişlerdir. Artık adını Hayrettin devam ettirecektir.
         Bakın ne güzel genel kültür edindik hep beraber. Selametle ve sağlıcakla kalın.

2 yorum:

  1. Merhabalar benimde yanımda şuan bir korsan oturuyor bu konuyla ilgili ne yapabilirsiniz? Lütfen beni kurtarın.

    YanıtlaSil